Sosyal Medya Üzerine İki Soru

Sosyal Medya Üzerine İki Soru

Dijital Marka Yönetimi kitabımın çıkmasına haftalar kala, okuyucularımdan ve çevremden gelen soruları yanıtlamaya başladım. Bu haftanın 2 önemli okuyucu sorusunu ve verdiğim cevapları aşağıda bulacaksınız… Faydalı olması dileğim ile…

Soru: Facebook Hayran Sayfası yöneticisiyim. Firmalar için açılmış sayfalar da, kişisel sayfalar da müşterilerim arasında. Beğenen sayısı arttıkça, sayfalara çok ciddi emek vermek daha doğrusu zaman harcamak gerekiyor. Emek bölümünden tabii ki şikâyetçi değilim ama her bir sayfa için bir kişi çalıştıracak hale gelirsek maddi olarak bu durumun altından kalkamayız. Sizce Facebook Hayran Sayfalarında yorumları kapatmak bir çözüm müdür?

Cevap: Öncelikle şunu şöyleyeyim ki, bir sayfa için bir kişi çalıştırmanız sorun değil buradaki asıl sorun bir kişi (ya da birden fazla kişi) çalıştırmayı gerektirecek sayfanın sahibinden gereken ücreti alamıyor olmanız. Yoksa üç kişilik ekipler tarafından yönetilen Facebook Hayran Sayfaları olduğunu biliyorum.

Sorunuzdan anladığım ya da belki anlamak istediğim (çünkü gelen sorular ve şikâyetler genelde bu yönde), gönderilerinize yapılan olumsuz yorumlardan şikâyetçi olduğunuz… Öncelikle bir Facebook Hayran Sayfası yönetiyorsanız, yorumları kapatmanız sizi “bülten” havasına sokacaktır. Tek taraflı bir iletişim, Facebook Hayran Sayfası mantığına aykırı. Bunu gerçekten yapmayı düşünüyorsanız bence sayfayı tamamen kapatın gitsin. Sizden, ürününüzden şikâyetçi olan birinin çağrı merkezinizi ya da şahsen sizi aradığını düşünün. Konuşmanın başında bağırıp çağırdınız ve telefonu şikâyetçi kişinin yüzüne kapattınız. Facebook’ta yapılan olumsuz bir yorumu silmek, o kişiyi engellemek, paylaşımın altına yorum yazılmasına izin vermemek bundan pek de farklı değil bence. Olumlu yorumlarda da durum farklı değil… Diyelim ki paylaşımınızın altına bir övgü yazıldı. Siz de cevap yazmadıysanız markayı zedelediniz. Düşünsenize size övgülerini sunan bir insanla yüz yüzesiniz, öylece dinliyorsunuz, övgüsünün ortasında hiçbir şey söylemeden dönüp arkanızı gidiyorsunuz. “Yorumlarla uğraşamıyorum ama Facebook Hayran Sayfasını da kapatmam” diyorsanız duruşunuz, yorumlar olumlu da olumsuz da olsa o yorumu silmemek ve en azından yorumun altındaki “Beğen” tuşuna basmak olsun…

Soru: Arap Baharı ile güçlenen ve bir devrim aracı olarak algılanmaya başlanan sosyal medya kavramı sizce gelecekte kişileri daha mı özgürleştirecek yoksa sonumuzu mu hazırlayacak?

Cevap: Çok geniş bir alana yayılan bir soru ama günümüzde gelinen noktadan sonra, uzun yıllar sosyal medyanın yerini başka bir enstrümanın alabileceğini düşünmüyorum. Bence insanları kitleler halinde tepkilerini göstermek için özgürleştirip güçlendirmiş olsa da, perdenin diğer tarafında sosyal medya ile insanları yönlendirmek de aynı şekilde kolaylaştı. Ben sosyal medyayı; yazılımcılar açısından analiz ve pazarlama amacına hizmet eden mecra, toplum açısından muhalefet mecrası (muhalefet derken sadece siyasi olarak algılamayın tabii, bir ürüne karşı da olabilir, hizmete karşı da ama özetle insanlar sosyal medya olmadan da övgülerinden daha çok yergilerini dile getirirlerdi), bireyler açısından da egolarını besleme ve tatmin etme mecrası olarak görüyorum.

Sosyal medya kişilerin egolarını beslemelerini ve büyütmelerini kolaylaştırdığı kadar, iç dünyalarında daha da mutsuzlaşmalarına neden oluyor. Sadece sosyal medya olarak düşünmeyin, gerçek hayatta da (ki belki sosyal medya da gerçek hayat) olduğundan daha zengin, akıllı, güçlü görünmek istemeyen yoktur. Sadece, sosyal medya bunu “başarmanın!” daha kolaylaştığı bir alan… Kişi yarattığı “sahte kendisi” ile sanal dünyada o sahte sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısına uygun kişiler ile arkadaş olup bunu gerçek hayata taşıyamadığı zaman, iç dünyasında daha kolay bunalıma sürüklenebiliyor.

Neden eskisi kadar “sesli” iletişime geçmiyoruz? Sesli iletişimi yüz yüze görüşme ya da telefonda konuşma olarak algılayabilirsiniz. Artık ses çok değerli! Her şeyi yazıyoruz çünkü… Sadece sosyal medya olarak değil, mesela e-mail olarak da… Kişi sosyal medyada var olduğu sürece, kendisi ile aynı duyguları paylaşan (duygudaş) insanlar ile yüzeysel de olsa bir arkadaşlık paylaşıyor. Tanımadığı bu insanlarla olan dijital arkadaşlığı önemli olmasa da bu dijital arkadaşlardan kazandığı dijital duygular, küçük küçük birikerek toplamda psikolojisini etkileyecek büyüklüğe ulaşıyor. Twitter üzerinden yüzeysel arkadaşlıklar kurabildiği gibi, kişisel Facebook’undaki arkadaş listesine tanımadığı bir kişiyi dahil ederek özel hayatını o kişiye daha da açabiliyor.

Her ne kadar bireyler çevrimiçi dünyada tam olarak kendilerini yansıtmasalar da ister istemez fazlasıyla “açık” veriyorlar. Dolayısı ile aslında sosyal medya, tamamen “toplumu anlama mecrası”. Özellikle siyasilerin başarılı sosyal medya kampanyaları ile toplumu anlamaları ve siyasi duruşlarını bu yönde şekillendirmeleri ile ciddi başarılar kazanmaları da mümkün.