Estetik Dergisi, Mart 2014 köşem – Erkek Memesi

Estetik Nisan8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Türkiye Meme Vakfı için seferber oluyoruz…

Aynı gün 11:00-16:00 arası Garaj İstanbul’da, gelirinin tamamı Türkiye Meme Vakfı’na bağışlanacak olan “Bize İyi Bak!” kadınlar günü festivalimiz var. Detayları www.bizeiyibak.com ‘dan öğrenebilirsiniz.

Ben de daha önce vakfın marka yönetimine destek olan bir meme sağlığı gönüllüsü olarak bu organizasyonda iş ve sanat dünyamızdan hanımefendilerimizin katılacağı bir sohbete moderatör olarak katkıda bulunacağım. Tabii ki temamız, kadın ve meme sağlığı… O gün, o kadar çiçeğe bir böcek benim yani… :)

Dernekle organizasyon, sohbete katılacak kişiler ile ilgili bir toplantı gerçekleştirirken konu erkek meme sağlığına geldi. Biliyorsunuzdur, kadınlar kadar sık rastlanmasa da meme kanseri biz erkeklerin de başına gelebiliyor. Ben de bu sağlık sorunu ile ilgili öğrendiğim bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

Erkeklerde, kadınlara oranla çok daha nadir görülen bu hastalık (toplam meme kanseri vakalarının yaklaşık % 1’i erkeklerde görülüyor) genelde 60 yaşından sonra ortaya çıkıyor ve biz kadınlar kadar konu ile ilgili bilgili olmadığımız için, farkına vardığımızda tedavi süreci daha zor oluyor. Erkeklerde meme kanserinin görülme oranının düşük olmasının nedeni, meme dokumuzun kadınlara oranla nispeten azlığı ve hormonal yapımızın kadınlardan farklı olmasıdır. Hastalığın en yaygın belirtileri meme dokusunda kitle, meme boyutunda, biçiminde veya üzerindeki deride değişiklikler, meme ucunun görünümünde değişiklik ve akıntıdır. Meme ağrısı ise nadiren görülen bir belirtidir. Erken aşamada göğüs kanseri teşhisi konulan erkeklerde iyileşme şansı oldukça yüksektir. Buna karşın birçok erkek göğüslerinde şişlik gibi anormal belirtiler gözlemleseler de doktora gitmeyi erteler. Bu nedenle birçok erkekte göğüs kanseri, hastalık ilerledikten sonra teşhis edilir. Yine de mememizde bir değişiklik hissettiğimizde, doktora başvurmamız önemlidir.

Erkeğin meme kanseri geçmişi olan yakın bir akrabası varsa ki bu akrabanın erkek veya kadın olması fark etmez, meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Ayrıca erkekte östrojen (kadınlık hormonu) seviyeleri yüksekse, androjen (erkeklik hormonu) seviyeleri düşükse veya Klinefelter sendromu gibi nadiren görülen bir genetik rahatsızlık varsa risk artar. Daha önce görülen radyasyon tedavileri gibi nedenlerle yüksek düzeyde radyasyona maruz kalmış olmak da meme kanseri riskini artıracaktır.

Erkeklerde meme dokusu olmadığı için hastalık tüm vücuda daha hızlı yayılır. Bu nedenle kadınların aksine erkeklerde geri dönüşü zor sonuçlarla karşılaşabilir. Erkekte meme kanseri yayılımı çevre dokusu daha ince olduğu için daha hızlı gerçekleşebilmektedir. Kadında tümör, meme dokusu içinde gelişir ve çevresinde geniş bir alan halinde meme bezi ve yağ dokusu olduğu için, lenf ve damar tutulumları yanı sıra çevre dokuya olan yayılımı çok daha geç evrede olmaktadır. Erkekte ise genelde büyümüş bir meme dokusu olmadığı için gelişen kanser erken dönemde çevre dokuya yayılım gösterebilmekte ve yağ dokusunu, cildi daha erken evrede tutabilmektedir. Bu dokuların damar ve lenf yollarını da kullanarak daha hızlı yayılabilmektedir.

Son olarak Jinekomasti’den bahsedeyim…

Jinekomasti erkeklerde meme ile ilgili en sık şikâyet nedenidir. Tek veya iki taraflı memenin hacminin artması yani erkekte memenin belirginleşmesi ve büyümesidir. Hassasiyet ve ağrı bu büyümeye eşlik edebilir. Jinekomasti’nin varsa nedeninin araştırılması ve kanserden ayrımının yapılması önemlidir. Hasta, meme büyümesinden rahatsız ise liposuction veya meme dokusunun cerrahi olarak çıkartılması yöntemleri uygulanabilir.

Meme kanserinde geçen “kanser” kelimesi, kadınlar için de erkekler için de oldukça rahatsız edici olmasına rağmen maalesef hayatın bir gerçeği. Dolayısı ile ne kadar erken teşhis, o kadar kolay tedavi ve iyileşme süreci… Lütfen “benim başıma gelmez” demeyelim ve kadınlarımız kadar konuyu önemseyelim…

Sağlıklı bir hayat dileğim ile…

Sevgimle kalın…