Bir arkadaşım haftalardır, tadım yapıp yazmam için ‘Huxo’ adlı bir mekâna davet ediyordu beni; ediyordu da, ‘Huxo’ Bahçeşehir Akbatı’da (Ataşehir’deki ofisimden 56 km). Dedim ki “o kadar yolu gelir de beğenmezsem vay hallerine, kabul ediyorsan geleyim!”
Anlaştık, gittim ‘Huxo’ya. Tadına bakıp önerdiğim birkaç şeyi sıralayayım, sonra yorumumu yapayım:
Sıcak Carpaccio 13,50 TL
Bresaola Pizza 28,50 TL
Dana Kaburga Risotto Yatağında 63,00 TL
Panna Cotta 13,50 TL
Yukarıda saydıklarımın hepsi birbirinden mükemmel, hatta o kadar mükemmel ki ‘kelimelere sığdırılamaz’ diyeyim size!
‘Huxo’nun ne demek olduğunu sordum, sahibi Fulya Ağaoğlu’na (merak edenlere not: Ali Ağaoğlu’yla akraba değil). Fulya Hanım ve mekânın mimarı Ali Türker, ‘Huxo’yu oluşturan her harfe bir anlam yüklemişler ve markanın maskotu mavi gergedan kardeşe bu adı koymuşlar.
H: Güçlükleri aşabilme
U: Başarı ve yetenek
X: Doğruluk ve dürüstlük
O: Maddi ve manevi yükseklik
‘Huxo’yla yakında Bağdat Caddesi ve Nişantaşı’nda da tanışacaksınız…
Sermiyan Midyat’ın ‘konulu’ tek kişilik gösterisi ‘Sermiyan Midnight’ın, 22 Mart Pazar günü son kez sahneleneceğini duyunca soluğu BKM Mutfak Sahne’de aldım. Sosyal medyadan da görebileceğiniz üzere bu sezon 9 defa sahnelenen stand-up, her seferinde kapalı gişe oynamış.
Sermiyan Midyat’ın (ayıp olmasın diye Sermiyan Ağabey yazamıyorum ama sıcakkanlı ötesi bir insan) da memleketimizin diğer başarılı insanları gibi, yüzüne gülüp arkasından konuşanları çok tabii.
‘Sermiyan Midnight’ı izleyince, bu güne kadar yakından takip ettiğim ama sahne performansını yani ‘er meydanını’ ilk kez gördüğüm, beyaz perdedeki şivesine canlı tanık olduğum Midyat’a hayranlığım bir kez daha arttı.
Şimdi yeni bir film projesi için gösterisini bu yıla mahsus olmak üzere sonlandırıyormuş Midyat.
‘Gidin mutlaka izleyin şovunu’ derdim ama ancak eş dostun biletlerine talip olup yer bulabilirsiniz bu Pazar.
Üniversiteden bir arkadaşımla Tarabya Kireçburnu sahilinde otomobille ilerlerken, ‘Üçüncü Köprü’nün karşısında yavaşladık. Başladı inşaat mühendisi sohbeti…
Kafayı sola bir çevirdik ‘Therapia’ diye bir balıkçı; arkadaş atladı ‘hadi hem karnımızı doyuralım, hem adı gibi terapi yapalım’ diye…
İçeri girince sordum hemen, mekânın adı ‘Therapia’nın anlamını. Balıkçı ‘Therapia’nın olduğu bölgeye Eski Yunanlılar, antik Yunanca’da ‘tedavi eden yer’ anlamına gelen ‘Farmakion’ adını vermişler. Bizans döneminde ise bu köye, yine aynı anlama gelen ‘Therapia’ adını koymuşlar. İstanbul Boğazı’nın oldukça geniş bir noktasında yer alan Therapia’ya, Karadeniz’den esen rüzgârlar doğrudan ulaştığından havası esintili olurmuş ve kir tutmazmış. İşte Boğaz’ın bu eşsiz balıkçı köyüne o sebeple Therapia denmiş…
Hikâye, mekânın hem ortağı hem mutfak sorumlusu Hamit Ay’a ait. Tabii bu güzel anlatım ve leziz balıklardan sonra yazmamak olmazdı mekânı. ‘Tavsiye eder misin?’ derseniz, sahil şeridinde balıkçı çok ama ‘Therapia’ 120 kişilik butik ve kaliteli bir mekân, fiyatları da oldukça uygun. Hele bir de yufkada levrek yapıyorlar ki parmaklarınızı yersiniz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.